Başka Türlü Bir Şey Benim İstediğim


Üniversite 2. sınıftayken akademisyen olmaya karar verdim. Bu seçim benim için hayatımın anlamı, yaşayış biçimi demekti..Ölümsüz olmak, öğrenmek, aktarmak, çoğalmak, farklılaşmak,üretmek demekti...Bunu elde etme yolunda hiç yapmamam gerektiğini sonradan öğrendiğim bir şeyi yaparak, yanlış bir sesi kendime rehber edindim ve o ses benim kaçtığım korkularımı getirdi bana, korkularımın şekli oldu...Annemin rolünü alarak, onu yadırgadığım ve ona kızdığım her şeyi birbir yaşadım..Çok şükür bir yerde canıma tak dedi ve o noktada o sesten, o şekilden kurtuldum..Tüm bu yaşadıklarımı değerlendirdiğimde hayalini kurduğum iki şeyin (akademisyenlik ve "bir" olma) istediğim gibi gerçekleşmediğini görüyorum.Ama çok şey öğrendim. Şimdi öğrendiklerimi toparlıyorum ve yeniden istediğim şeylerin ne olduğunu belirliyorum. İlk istediğim olan akademisyenlik kavramında yazdığım tez ve hocalarımdan aldığım tepki ile tatmin oldum. Ancak yolumu değiştirdim özel bir firmada çalışmaya başladım. Ama 2. seneye yaklaşırken beni birşeyler dürtmeye başladı. Bu muydu istediğim hayat? Herkesin kendi evrenini yarattığı kullar dünyasında onlardan farkı olmayan biri olarak, onların takdiri ve beğenisini toplamak için mi çalışacağım, ya da yaptığım kampanyalar ve daha fazla elde ettiğim kazancım mı benim iç huzurumu sağlayacak..Hiç sanmıyorum..Bu değil benim yapmak istediğim...Bu değil benim düşlediğim hayat...Hala aç hissederken bilgiye, öğrenmeye, ait olmaya...Bu değil içinde bulunmam gereken yer...Ama ne? Ama ne? Yıllarca bu soruyu sorup bir yanıt bulamama ihtimalim olmamalı...Ne olmalıyım? Tam burada Yeni Türkü'den bir şarkı geliyor.."Çember: Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın.Kendin içindeyken kafau dışındaysa, çağresi yok kardeşim, her akşam böyle içip kederlenip mutsuz olacaksın mehyane masalarında kahrolacaksın..."

2. istediğim şey de başka türlü...Aldığım her nefeste şükredeceğim, huzur duyacağım, güvende ve "bir" olacağım birisi..Bu isteğim hiç değişmedi, sadece daha da netleşti..

Ev


Çok uzun zamandır nereye ait olduğumu sordum durdum kendime...Sonra yakınlarda farkettim ki benim için güzellikleri temsil eden bir eve daha doğrusu bir yuvaya hiçbir zaman sahip olmadım.Güvende olduğum, içinde bulunmaktan gurur duyduğum bir yuvam hiç olmadı...Çocukluğum, ergenliğim, gençliğim huzurlu olmak için kaçmak ile geçti..Kavgadan kaçmakla, kültürümden kaçmakla, kendimden kaçmakla, ailemden kaçmakla...Bu yüzdendir ki hayatımın en büyük amacı huzur içinde bulanacağım bir yuvaya sahip olmak...İnanmak, birşeyin parçası olmak da en büyük açlığım..Kendi gerçekliklerimi de koruyabildiğim "bir" olduğum birisini bekliyorum...Buna dair korkularım da çok var...Her şeye rağmen biliyorum ve inanıyorum ki o kişi orada bir yerde ve ben ona ait olacağım, içinde bulunmaktan gurur duyacağım, benim için iyiyi, doğruyu, güzeli, inancı temsil edecek...Ve ben hayatımı daha anlamlı yaşayacağım..Diğer taraftan düşünüyorum kendi güzelliğimi, kendi yuvamı ben kurabilirim, birisi gelene kadar bunu ertelemem, bunu yapabilirim, hayatıma girecek insanla paylaşmaktan zevk alacağım bir hayat oluşturabilirim..O kadar karışık ki şu anda düşüncelerim sadece içimi boşaltmak için yazıyorum kimsenin beni okumayacağını bildiğim bir rahatlıkla...

Hayat beni sürüklese de bir yerlere inancımı asla yitirmeyeceğim...